Kanser&Nefes
15395
page-template,page-template-full_width,page-template-full_width-php,page,page-id-15395,bridge-core-3.0.9,qode-page-transition-enabled,ajax_fade,page_not_loaded,,vertical_menu_enabled,qode-title-hidden,qode_grid_1300,qode-theme-ver-29.7,qode-theme-bridge,disabled_footer_top,disabled_footer_bottom,qode_header_in_grid,wpb-js-composer js-comp-ver-6.13.0,vc_responsive
Gülşen Eray - Kanser ve Nefes

BİLİMSEL BİLGİLER

 

Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de bir yılda yaklaşık 18 bin kadına meme kanseri tanısı konuluyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre geçtiğimiz yıl yaklaşık 2 milyon 300 bin meme kanseri teşhisi konuldu. Bu verilere göre, dünya genelinde 2020 yılında görülen yeni kanser vakalarının yaklaşık yüzde 12’sini meme kanseri oluşturuyor.

 

MEME KANSERİ NEDİR  

 

Meme kanseri, meme dokusunu oluşturan hücre gruplarından birinin değişime uğraması ve kontrolsüz olarak çoğalması nedeniyle oluşan tümör sonucu ortaya çıkar. Kadınlar arasında en sık rastlanan kanser türü, meme kanseridir. Kadınlarda görülen tüm kanserlerin yüzde 16’sını oluşturan meme kanseri, önceleri gelişmiş ülkelerin hastalığı olarak kabul edilirken günümüzde gelişmekte olan ülkelerde de görülme sıklığı artıyor. Tüm dünyada yılda 1 milyon kişi meme kanserine yakalanıyor ve bunun 580 bini gelişmiş ülkelerde görülüyor. Meme kanseri, meme dokusunu oluşturan hücre gruplarından birinin değişime uğraması ve kontrolsüz olarak çoğalması nedeniyle oluşan tümör sonucu ortaya çıkar. Kanserli doku önce yakın çevresine sonra, memeye yakın lenf bezlerine yayılır. Zamanda tanı konulup tedavi edilmeyen hastalarda kanser diğer organlara yayılarak tedavisi olanaksız evreye geçebilir.

OKSİJEN  &  KANSER     

 

Kuzeydoğu Boston Üniversitesi bilim insanlarından Stephan Hatfield, 4 Mart 2015 tarihli Science Translational Medicine adlı bilimsel dergide yayımlanan makalesinde kanser hücrelerinin agresif bir şekilde büyüyerek yayılmasını oksijen yetersizliğine bağladı. Hatfield’a göre ormanlık bölgelerde yaşayan insanların kansere yakalanma ve yakalandığı kanserin vücutta hızla ilerleme ihtimali ormansız bölgelerde, şehirlerde yaşayanlara göre daha düşük. Türkiye’deki tanınmış kanser uzmanı akademisyenler çalışmaya genelde temkinli yaklaşmayı tercih ederek düşüncelerini söyledi.

 

WARBURG ETKİSİ

 

Otto Henrich Warburg 8 Ekim 1883 tarihinde Almanya’nın Freibrug kentinde doğdu.1911 yılında Heidelberg Üniversitesinden tıp doktoru ünvanı ile mezun oldu.1931 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp ödülünü solunum enzimlerinin doğasını ve etki biçimini keşfettiği için kazandı. Enerji üretimi ile ilgili çalışmalar yaparken özelikle kanser hücreleri üzerinde çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmalar esnasında Warburg, kanser hücrelerinin aerobik (yani oksijenli ortamda ) fermantasyon yaptığını gözlemledi. Bu olaya kendisi aerobik fermantasyon demiştir. Kendi çalışmalarından yaklaşık 40 yıl sonra, Eframi Racker bu olaya Warburg etkisi adını vermiştir. Oksijen molekülü 2 atomdan oluşan basit bir molekül ve alveol kılcallardan toplardamar kılcallarına geçişi difüzyon ile sağlanıyor. Difüzyon temel prensibi her iki ortamda da aynı miktarda madde olmasına dayanıyor.

NEKROZ

 

Nekroz, dokularda ve dokuları oluşturan hücrelerde meydana gelen, “istenmeyen” hücre ölümüdür. Çoğu zaman nekroza yanıklar, yaralanma, enfeksiyon, kanser, enfarktüs, zehirlenme gibi çeşitli fiziksel, kimyasal etkenler, bozukluklar ve hastalıklar neden olur. Tıpkı bir canlının ağır bir darbe alması, ciddi şekilde hastalanması veya çeşitli kimyasallara maruz kalması durumunda ölmesi gibi, nekroz durumunda da benzer sebeplerle hücreler ölmektedir. Nekrozda hasar gören hücrenin kromatini (genetik materyali) erir, hücre şişip yırtılarak içeriği ortama dökülür ve komşu hücreler de etkilenir. Aslında zaten canlının bir bütün olarak ölmesi, genellikle bünyesindeki hücrelerin zincirleme şekilde ölmesiyle, canlının bütünlüğünü koruyamamasından kaynaklanır.

 

APOPTOZ

 

Apoptoz ise çok hücreli organizmalarda görülen ve genetik materyal tarafından ne zaman gerçekleşeceğine karar verilen, “istenen” ve programlı hücre ölümüdür. Apoptosise biyokimyasal tepkimeler sebep olur ve hücre buruşur, küçülür, kromatin (genetik materyal) parçalanır ve DNA kısım kısım ayrılarak ortama dağılır. Tüm bunlar, yine Evrimsel süreçte kazanılmış genetik materyalin, gerektiği (DNA’da belirlenen) zamanda bu biyokimyasal tepkimeleri başlatmasıyla gerçekleşir.

NEFES

 

Fonksiyonel Nefes bizim almamız gereken, doğamızın bize sunduğu doğal nefesimizdir. Ancak yaşamın inişli çıkışlı virajlarında çoğu zaman bize bile ait olmayan duygu ve düşüncelerimiz, çekirdek inançlarımız da bilinçli veya bilinçsiz olarak Fonksiyonel Nefesten Disfonksiyonel Nefese geçişini sağlıyoruz.

 

Kanser yolculuğunda Kemoterapi dönemlerinde yoğun bir devinim acı, korku ve kaygı içerisindeyken süzülen bir ferahlık ve ışık farkındalığına uyandım. Ve “NEFES” karanlığın içindeki bu ferahlığı takip etmeye devam ettim. Bedensel ağrı acılarıma her Nefesimi yönlendirdiğimde hafiflik hissine şahitlik ettim benliğimde. Ve her defasında bunu bir mucize olduğuna ve bu mucizenin benliğimde olmasının şaşkınlığı içerisinde NEFES‘i araştırmaya başladım. Nefes eğitimlere katılarak bu zorlu kanser yolculuğunu lehime çevirmiş Nefes seanslarım ile değişim ve dönüşümümü başlatmıştım. Özellikle kemoterapi haftalarında her gün farklı ruh haliyle karşı karşıya kalmak yorucu yıpratıcı olabiliyor iken Nefes ile Fiziksel, Mental, Duygusal ve Ruhsal olarak dengede devinimsiz sakin bir zihinle duygulardan tetiklenmeden geçirmemi sağladı.

 

Fiziksel Nefesin fizyolojimize kimyasal ve psikolojik etkisi vardır. Doğal Nefes sayesinde sadece hücresel solunum mümkün bu da bağışıklık sistemimizi güçlendirir.

Gülşen Eray - Kanser ve Nefes

MENTAL

 

Dengeli bir solunum İçin doğal nefes alışkanlığımızda olmamız önemlidir. Dengede ve Dingin bir zihne sahip olmak en yüksek ihtimalimizi barındırır.

 

RUHSAL

 

Hakikatimizden kaçmak yerine Nefesimizle varoluş halinde kalabilmek. Özümüz ve varlığımızla bağlantıda olmak bize bu süreçte teslimiyeti deneyimlememizin farkındalığını yaşatır.

 

Kanser son değil; Nefes’le yeni yaşamına açılan kapının ilk adımı

Daha yaşanır bir dünya ve gerçek şifa özümüzdeki NEFESİN dönüştürücü gücündedir.

Kanser Yolculuğunda Nefes ile Özde ve Dengede kal…

 

Gülşen Eray Markasının Meme Kanseri olan Kadınların, Nefesinin gücü ile yaşam temellerine dönüşmelerine ve yaşamlarına daha büyük bir güçle devam etmelerini sağlayan elçidir.

DUYGUSAL

 

Doğal Nefese sahip olmak duygusal olarak nötr bir alandan yaşamaktır. İyi/Kötü diye etiketlemeden tetiklenmeden, nefesimiz sayesinde otantik olan gerçek kimliğimizi en yüksek kader ihtimalini deneyimlemek.

 

KEMOTERAPİ DÖNEMİNDE NEFESİN ETKİSİ

 

Kendi Kanser Yolculuğumda eksikliğini hissettiğim rehber arayışı içerisinde iken Nefesimin çağrısına uyandım. Bu zorlu deneyimde Zihin Duygu ve Düşüncelerin yoğun etkisine maruz kalmakla beraber istenmeyen sürekli stresi bedenimizde var ediyoruz. Nefes seanslarıyla beraber MENTAL, FİZİKSEL, RUHSAL olarak dengede ve olma halinde kalabilmek bağışıklık sistemimizi yükseltir ve dinginleşiriz. Böylece kendimizi feda etmekten vazgeçeriz…